CHP’yi bekleyen 4 tehlike…

Dün Esenyurt ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçmiş dönemde ne kadar kötü yönetildiğini okudum. Esenyurt’ta bizzat yeni seçilen başkan konuşmuş, İzmir’de de İZSU’ya alınan elemanlarla ilgili adam kayırma iddiaları ortaya atılmış. Esenyurt ve İzmir Büyükşehir Belediyesi geçen dönem CHP’li başkanlar tarafından yönetilen belediyelerdi. Yeni seçilen CHP’li başkanların ilk icraatları, CHP dönemini kötülemek oldu. 

Bu sayede siyasetin mantığının izah edemediği şeylere bir yenisi daha eklenmiş oldu. 

İngiltere’de İşçi Partili ya da Almanya’da Sosyal Demokrat Partili birine, seçim kaybeden genel başkanlar ne yapar diye sorsanız, haliyle görevi bırakırlar der. Türkiye’de Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir siyaset mantığı bırakmadı. Tüm hayatı genel başkan olma mücadelesiyle geçen Deniz Baykal bile bir seçim yenilgisinden sonra bir dönem için de olsa genel başkanlığı bıraktı, bu seçenek Kılıçdaroğlu’nun hiç aklına gelmedi. 

Kemal Bey nereden aklına geldi diyeceksiniz, baksanıza siyasete dönme mesajları veriyor Kılıçdaroğlu. Hani Altılı Masa’nın bitmeyen toplantılarında “Ben aday olmam ama görevden de kaçmam” diyordu ya şimdi de “Ben siyaseti bıraksam siyaset beni bırakmaz” demiş. Kılıçdaroğlu, seçim başarısını kendi hanesine yazmış, Altılı Masa’nın 31 Mart’ta silinen bileşenlerine sahip çıkmış, “Seçmenleri CHP’ye oy verdiler” demiş ki masada dağıttığı 38 milletvekilliği için de bir savunma aslında. 

Gelelim CHP için en büyük tehlikeye: CHP’nin 2028’deki Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak sorusunun tartışmaları çok hızlı başladı. İmamoğlu, bu adaylığı istediğini hiç saklamadı zaten. Gözden kaçırılmaması gereken nokta Mansur Yavaş’ın durumu. Mansur Yavaş, İmamoğlu kadar göstermese de Cumhurbaşkanı Adayı olmaya kapalı bir isim değil. Buradaki sorun hem İmamoğlu hem de Yavaş’ın CHP ile ilişkilerinin ideolojik bir bağlılık değil kazan-kazan formülüne dayalı olması. İmamoğlu, aday belirleme sürecinde “Kürtlerin oylarını alamayan birisi Cumhurbaşkanı seçilemez” diyebilir, buna karşı Yavaş da “Milliyetçilerin oylarını almayan birisi Cumhurbaşkanı seçilemez” diyebilir. Hem İmamoğlu hem de Yavaş, 2028’in isimlerinin gündemde olacağı son Cumhurbaşkanlığı seçimi olacağını da biliyorlar. Sonuçta ikisi de istemedikleri bir durum olduğunda, CHP’den seçilmiş kadrolarıyla başka partilere geçebilir ve o partinin Cumhurbaşkanı Adayı olabilirler. 

Üsküdar Belediye Başkanı seçilen Sinem Dedetaş, kamuoyunda büyük bir sempati topladı. Şehir Hatları Genel Müdürü olduğu dönemde, kendisini öven değil, eleştiren isimlerle buluşmayı tercih eden hali dikkatimi çekmişti, topladığı sempatiye şaşırmıyorum. Geçenlerde CHP’yi en iyi bilen isimlerden birisine “2029’da CHP’nin İstanbul Adayı Sinem Dedetaş olur herhalde” diyecek oldum, çok anlamlı bir cevap aldım. 

“Bu söylediğini senden önce yeni seçilen ilçe belediye başkanları da görmüştür, bu algı parti içerisinde Sinem Hanım’ın işini kolaylaştırmaz, zorlaştırır, görürsün bak” dedi. Bu siyasetin mantığına aykırı diye itiraz edecektim, aklıma ilk 2 madde geldi, sustum.